* 19 Cild
*Fatiha Suresi, Bakara Suresi,Acirc;li İmran Sucirc;resi,Nisa Sucirc;resi,Maide Sucirc;resi,En"acirc;m Sucirc;resi,A"racirc;f Sucirc;resi,Enfacirc;l Sucirc;resi,Tevbe Sucirc;resi, Yunus Sucirc;resi (1-109)
RUHU`L- FURKAN HAKKINDA GENEL MALUMAT
Alllame, facirc;dıl, muhakkik, hicri 15.Asrın müceddidi, Şeyhü`l İslam İsmail Efendi (İsmail Ağa) Camii Şerifi emekli İmam Hatibi Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi`nin riyasetinde kaleme alınmış, takriben 37 cilt olması beklenen mükemmel bir tefsirdir.
Bu şaheser tefsirin hazırlanmasında Arapça, Farsça ve Türkçe birçok kitaptan istifade edilmiş olup, her sınıf insanın anlayabileceği sade bir dil ile yazılmıştır.
Acirc;yet-i Celileler, en ince ayrıntıları ile izah edilirken ihtiyaç duyulan kelam, fıkıh, tasavvuf ve genel kültüre dayalı malumat da verilmiştir.
RUHU`L- FURKAN TEFSİRİNİN YAZILMA SEBEBİ
Mahmud Efendi Hazretleri (Kuddise Sirruhu) tefsir-i şerifin sebebi telifi hakkında şöyle buyuruyorlar:
ldquo;Kur`an-ı Azicirc;mü`ş-şan`ın manasının kelime-kelime anlaşılmasına çok hevesli olduğumuz, kardeşlerimiz tarafından yakinen bilinmektedir. Nice büyük acirc;limler,Kur`an-ı Kerim`i Türkçe tefsir ederek, bu büyük kitabın manasını anlama hususunda insanların ihtiyaçlarını karşıladıklarından, ziyade aciz olan bu kardeşiniz, böylebüyük bir işe girişmeyi düşünmüş dahi değildir. Ancak; hicri 1402 Şaban Ayı`nın Berat Gecesinde, Ravza-i Mutahhara`da yani Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi vesellem)`in bulunduğu pacirc;k cennet bahçesi olan mescid-i şerifinde bulunduğumuz sırada Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından vaki olan manevi bir işaretlebu mühim işe başladık. Ve yukarıda geçtiği gibi kelimekelime mana verilmesine ziyade ihtimam (dikkat) göstererek, bazı kardeşlerimizle beraber bu uzun yola çıktık.
TAKİP EDİLEN USUL
MUKADDİME:
Bu tefsirin mukaddimesinde(giriş kısmında)evvela Kur`an-ı Azimü`ş-şan`ın fezacirc;ili (faziletleri) hakkındaki bazı acirc;yet-i kerimeler mealleri ile beraber yazılmıştır. Sonra, Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin kendi Kur`an-ı Kerim`inin baş tarafına yazmış olduğu Kur`an-ı Kerim ile alakalı bütün hadis-i şerifler ve tefsir heyetinin bulduğu bazı hadis-i şerifler tercüme edilerek, kaynaklarıyla beraber zikredilmiştir.
Müteakiben yine Kur`an-ı Kerim hakkında Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin kendi Kur`an-ı Kerim`inin evveline yazdığı, ayrıca tefsir heyetinin de bulduğu büyüklerin sözlerinden bazıları ilave edilmiştir.
Bundan sonra Kur`an-ı Kerim`i gafil olarak okumanın zemmi (kötülenmesi) hakkındaki bazı hadis-i şerifler ve büyüklerin sözleri nakledilmiştir. Mukaddimenin sonunda da Kur`an-ı Kerim`i kendi görüşü ile tefsir etme hakkında varit olan (gelen) tehditmahiyetindeki hadis-i şerifler zikredilmiştir.
Acirc;YETLERİN TEFSİRİNDE TAKİP EDİLEN USUL
1-KELİME MANASI:
Her acirc;yetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur`an-ı Kerim`i kolayca anlayabilmek için çok büyük ehemmiyet (önem) taşımaktadır. Zira topluca mana verildiğinde, Kuran`ı iyice anlamayı ve tefsir etmeyi isteyen kardeşlerimiz hangi mananın hangi kelimeden alındığını anlayamamaktadırlar. Bu tefsirde ise herkesin Kur`an-ı Kerim`i kelime kelime anlayabilmesi çok istenildiğinden bu usüle riayet edilmeye çalışılmıştır. Bu arada kelimeleri ve cümleleri birbirine bağlayan mahzuf ibareler (gizlenmiş sözler) zikredilmiştir ki, dikkatli düşünüldüğü takdirde, sadece kelime manasından bile, acirc;yet-i celilelerin manaları anlaşılabilecek bir hale gelmiş olsun. Ayrıca sarf ve nahiv ilimlerini okumuş kardeşlerimizin, fail, meful, hal gibi kelimelerin cümle içindekidurumlarını ayırt edebilmeleri için yardımcı edatlar kullanılmıştır. Ancak, terkib-i izafiler(isim tamlaması) gibi birbirinden ayırt edilmesi uygun olmayan yerlerdekelime manası verilemediğinden, terkip (toplu) manası verilmiştir.
2-MEAcirc;L-İ ŞERİF :
Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve acirc;yetin toplu manası anlaşılamayacağından, her acirc;yetin meacirc;l-i şerifi (şerefli manası)kelime manasından sonra yazılmış ve bu meacirc;l verilirken acirc;yetin zahirinde (dış görünüşünde) bulunmayan kelime ve terkiplerin manaları katılmamaya dikkatedilmiştir. Ancak, acirc;yet-i celilenin manası tam anlaşılabilmesi için, bir takım mahzuf (gizlenmiş) manaların ve bazı izahların zikredilmesine ziyade ihtiyaç duyulduğundanonlar parantez içinde ayrı bir yazı şekliyle açıklanmıştır. Böylece, meacirc;l-i şerif tefsirli (açıklamalı) bir meacirc;l haline gelmiştir.
3-İZAHAT
Sadece meacirc;l-i şerifle de iktifa edilmeyip (yetinilmeyip) her acirc;yet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Şöyle ki:
Tefsirlerde sebebi nüzulü beyan edilmiş olan acirc;yetlerin, iniş sebepleri zikredilmiştir. Ahkacirc;m acirc;yetlerinden (şeri hükümleri beyan eden acirc;yetlerden) çıkarılmış olan birtakım fetvalar da yeri geldiğinde açıklanmıştır. Acirc;yet-i Celilelerle alacirc;kalı hadis-i şeriflerin kaynakları ilmicirc; usulle kaydedilerek yazılmaya gayret edilmiştir; Evvelahadis metninin alındığı kitap zikredilmiş, diğerleri ise ulema arasında bilinen sıralamaya göre yazılmıştır. Bazı acirc;yet-i celilelerde bulunan yer ve şahıs isimlerininıstılahları (özel manaları) da, tefsirde derç edilmiştir(konulmuştur). Açıklanması gereken zor kelimelerin mehazları (asılları, kaynakları) müfret (tekil)sssve cemileri (çoğulları) zaman zaman tefsirde yazılmıştır. Acirc;yet-i celilelerin anlaşılmasını kolaylaştıracak olan veya onlarla alacirc;kası bulunan kıssalar (hadiseler) de, muteber (kıymetli) tefsirlerden alınarak açıklamıştır. Zikirle alacirc;kalı acirc;yetlerde, yine güvenilen tefsirlerden ve kitaplardan alınan, tasavvuficirc; manaların da katılmasına özengösterilmiştir.
Ayrıca, her acirc;yetin izahının sonunda, o acirc;yetin tamamı veya bir kısmıyla alacirc;kalı diğer acirc;yeti kerimeler bulunup, meacirc;lleriyle yazılmaya gayret gösterilmiştir; Ta ki, vaaz ve nasihat etmek isteyenler, bir acirc;yeti gözden geçirirken onu açıklayan diğer acirc;yet-i kerimeleri de, önlerinde hazır bulup vaazlarını ziynetlendirsinler (süslesinler). Bu hususta en büyük rehber, Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin, Mahmud Efendi Hazretlerine (kuddise sirruhu) verilmesini arzu ettiği kendi Kur`an-ı Kerimi`ninkenarlarına almış olduğu rakamlar (acirc;yet ve sayfa numaraları), hatlar (çekilen çizgiler) ve izahlar olmuştur. Şu da bilinmelidir ki: Milletimizin, geçmiş büyüklerinin kıymetli lisanlarını terk etmeye başladığı şu günlerde Arapça, Farsça ve Türkçe karışımından meydana gelmiş olan Osmanlıcanın tamamen unutulmaması için Osmanlıca kelimelerin asılları yazılmış, nesiller arasında irtibat sağlamak için de kelimelerin karşılıkları parantez içinde zikredilmiştir. Bu büyük gaye hedeflendiğinden dolayı tefsirin uzamasından, akıcılığın bozulmasından ve dolayısıyla gelecek olan itirazlardan çekinilmemiştir.