Üretici:Yasin Yayınevi
Ürün Kodu:9786053460169
Yazar AdıAhmet Cevdet Paşa
Kapak Kağıt TürüCiltli- Şamua Kağıt
Dili:Türkçe - Arapça
Sayfa Sayısı:471
Tedarik SüresiAynı Gün
Stok Durumu:
-
KISAS-I ENBİYA
Kısas-ı Enbiya, Cevdet Paşanın hayatının son yıllarına doğru yazdığı bir eserdir. Kitabın başlarında Hz. Acirc;dem`den Hz. Muhammed`e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssaları anlatılır. İslacirc;m dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber`in hayatı ve daha sonraki bölümlerde Hulefacirc;-yi Racirc;şidicirc;n ile Emevicirc;, Abbasicirc; halifelerinden, diğer İslacirc;m devletlerinden ve Osmanlı tarihinin ilk devirlerinden bahseder. Daha çok eğitim ve öğretim gayesiyle kaleme alınan eserin tamamı on iki cüzdür. İlk altı cüzü Cevdet Paşa`nın sağlığında basılmıştır. Tam ve yanlışsız şekli ise kızı Fatma Aliye Hanım tarafından on iki cüz halinde neşredilmiştir. Bu eserinde yer yer üslucirc;p şaheseri denebilecek örnekler ortaya koyan Cevdet Paşa`nın dili, birçok yazar tarafından takdirle karşılanmıştır. Eser halk tarafından kısa zamanda benimsenmiş ve en çok okunan siret kitaplarından biri haline gelmiştirhellip;
Ahmet Cevdet Paşa, bu eserinde siret sahasında kendisinden önce ve sonra yazılan kitaplardan çok değişik bir üslup kullanmaktadırhellip; Paşa merhum çeşitli olayları hikacirc;ye ederken, adeta o dönemin içinde yaşamış ve hadiselere bizzat şahit olmuş biri gibi canlı bir anlatımla yazmaktadır. Yazarın Türkçesi çok güzeldir, üslucirc;bu edebidir. Kitabın en çok dikkat çeken yönlerinden bir tanesi de üslubundaki sadelik, samimiyet ve sıcaklıktır..
Yazar, Peygamber Efendimizden bahsederken ldquo;Hatemu`l-Enbiya hazretlerirdquo;, Resul-i Ekrem, Fahr-i Acirc;lem yahut Fahr-ı Kacirc;inat gibi geçmiş büyük acirc;limlerin kullandığı isimleri kullanır. Peygamberimiz ve onun ashabını coşkulu bir saygı ve sevgiyle anlatırhellip; Onların zaferlerine, başarılarına sevinir; yenilgilere üzülür, kederlenirhellip; Peygamberimiz`in mübarek isimlerini andıktan sonra daima ldquo;sallallahu aleyhi ve sellemrdquo; ifadesini ya da ldquo;aleyhiekmeluttehacirc;yacirc;rdquo; gibi dua cümlelerini mutlaka ilave eder. Resulullah`ın ashabı hakkında, önceki salih acirc;limlerin kullandığı ldquo;ashab-ı kiramrdquo; ashab-ı güzinrdquo; gibi hürmetli ifadeler kullanmaya özen gösterir. Onların isimlerinden sonra mutlaka ldquo;radiyallahu teacirc;lacirc; anhrdquo; gibi dua cümlelerini getirir. Resulullah`a olan gönül bağı, hürmet ve muhabbeti, onun hasımlarından söz ederken yine ortaya çıkar.. ldquo;O müminler kendi aralarında merhametli kacirc;firlere karşı serttirlerrdquo; ayet-i kerimesine imtisal ederek; müşriklerin ismi geçtikçe onlardan ldquo;lacirc;netullahi aleyhrdquo; gibi yerici ifadelerle söz eder.
KISAS-I ENBİYAcirc;
Bu çalışmamızda Kısas-ı Enbiya`da çok sık olarak geçen bazı kelimelerin anlamlarını örneklerle açıklamak istedik. Bu kelimeler geçtikleri cümlenin anlaşılması bakımından anahtar sözcüklerdir. Bunlar cümlede çoğunlukla ldquo;zarf olarakrdquo; kullanılırlar. Eseri Osmanlıca aslından yahut yeni harflere çevirisinden takip eden okuyucunun, kitabı okumaya başlamadan önce bu açıklamaları okuması yararlı olacaktır. Böylece yazarın üslubunu anlamak için iyi bir başlangıç yapmış olacak ve eseri sıkılmadan okuyabilecektirhellip;
Gayret bizden, başarı Allah`tandırhellip;
قِصَصِ اَنْبِيَا
Kısas-ı Enbiya`da Çok Geçen Bazı Kelimelerin Anlamları:
1- Mukaddema:
Bu kelime ldquo;öncedenrdquo;, ldquo;evvelcerdquo;, ldquo;daha öncerdquo; gibi zamanda öncelik ifade eden bir anlamda kullanılmaktadır. Ouml;rnekler:
ldquo;Mukaddema [önceden] Harun aleyhisselacirc;m fevt olmuştu [vefat etmişti].rdquo;
ldquo;Yucirc;suf`un cesed-i şerifini [ondan kalan kemikleri] mukaddema [daha önce] kardeşleri tarafından satılmış olduğu yerde defn eyledi.rdquo;
ldquo;Bahira ise mukaddema fevt olmakla [daha önce öldüğünden], yerine geçen ldquo;Nasturardquo; nam rahip oraya geldihellip;rdquo;
2- Muahharen:
Bu kelime ldquo;mukaddemardquo; kelimesinin tam zıttı bir anlam olarak; ldquo;sonrardquo;, ldquo;sonradanrdquo;, ldquo;sonralarırdquo;, ldquo;daha sonrardquo; anlamına gelmektedir. Ouml;rnekler:
ldquo;Hazret-i Peygamber`in mukaddema [önce], ldquo;Kasımrdquo; nam oğlu ve muahharan [sonra] ldquo;Abdullahrdquo; nam oğlu fevt olup [vefat edip] onlardan başka erkek evladı kalmadığından; küffar-ı Kureyş`ten bazıları ldquo;Muhammed`in yerini tutacak oğlu kalmadı, fevt olduğu [öldüğü] gibi adı unutulurrdquo; dediler.
ldquo;Muahharan [sonraları] Evs ve Hazreç kabileleri arasına adavet [düşmanlık] girdi ve birbiriyle uğraşarak ikisine dahi zaaf geldi.rdquo;
ldquo;Şöyle ki mukaddema [önceleri] diyar-ı Habeş`e hicret edip de, muahharan [daha sonra] Mekke`ye gelmiş ve küffacirc;rın eza ve cefasından bizar kalmış [usanmış, bezmiş] olan ldquo;Ebucirc;seleme ibn Abdulkaysrdquo; radiyallahu anh bu ruhsatı [hicret iznini] işittiği gibi, cümleden evvel kalkıp Medine`ye hicret etti.rdquo;
3- Beyan ettiğimiz veçhile, o veçhile, bu veçhilehellip;:
ldquo;Beyan ettiğimiz gibirdquo;, ldquo;o tarzdardquo;, ldquo;bu şekilderdquo; anlamında olarak, kitapta çok sık olarak geçmektedir. Ouml;rnekler:
ldquo;Resucirc;l-i Ekrem`in, Hudeybiye`de ikameti yirmi gün kadar olup; yukarıda beyan ettiğimiz veçhile kurbanları kestikten sonra, ashab-ı kiramıyla beraber Medine`ye avdet buyurdular.rdquo;
KISAS-I ENBİYAcirc;
ldquo;Din-i mübin uğrunda, o veçhile vatanlarını terk ile muhaceret eden [göç eden] ashab-ı kirama ldquo;Muhaciricirc;nrdquo; denir.rdquo;
ldquo;Ehl-i İslacirc;mın bu veçhile diyar-ı Habeş`te çoğalmasından ve din-i İslacirc;m`ın etrafa yayılmasından dolayı Kureyş taifesi fikir ve endişeye duçar oldu.rdquo;
4- Ba`dehu:
ldquo;Ondan sonrardquo; anlamında eserde çok sık kullanılan kelimelerden biridir. Ouml;rnekler:
ldquo;Ba`dehu [ondan sonra] Ebucirc;bekir es-Sıddık radiyallahu anh hazretleri dahi, bu vakaya dair bir güzel kaside nazm eylemiştir.rdquo;
ldquo;Fahr-ı Acirc;lem onu, Hazreti Ebucirc;bekir ve Acirc;mir ve Abdullah`a ve çobana içirdi. Ba`dehu yine sağıp, kendi içti.rdquo;
ldquo;Ba`dehu Resucirc;l-i Ekrem bir Cuma günü kendi devesine bindi ve yüz nefer ehl-i İslacirc;m ile Kuba`dan kalktı ve nefs-i Medine`ye acirc;zim oldu [Medine`nin içine girmek üzere yola çıktı].rdquo;
5- Eğerçi:
Türkçede kullandığımız ldquo;gerçirdquo; kelimesinin bir diğer hali. ldquo;Her ne kadarrdquo; anlamında kullanılmaktadır..
ldquo;Hazreti Ali, eğerçi [gerçi] henüz böyle büyük vakalarda bulunmamıştı. Lacirc;kin onun dahi bir aslan yavrusu olduğu simasından belliydi.rdquo;
ldquo;İşte beş vakit namaz, işbu miraç gecesi farz kılındı ve eğerçi [her ne kadar] ondan evvel dahi namaz kılınırdı. Lacirc;kin beş vakit mürettep [düzenli] olarak namaz kılınmak o gece emr olundu.rdquo;
ldquo;Eğerçi [gerçi] ondan sonra birkaç gün daha muhasara mümted olduysa [kuşatma uzadıysa] da, muharebede evvelki şiddet kalmadı.rdquo;
6- İptida:
Kitapta ldquo;evvelardquo;, ldquo;öncelerirdquo;, ldquo;öncerdquo;, ldquo;daha öncerdquo;, ldquo;başlangıçtardquo; gibi anlamlarda kullanılmaktadır.
قِصَصِ اَنْبِيَا
ldquo;İptida [evvela] Havva`yı ve onun vasıtasıyla Acirc;dem`i aldatıp, ikisine dahi o ağacın meyvesinden yedirdi.rdquo;
ldquo;Ondan evvel ehl-i İslacirc;mdan bazıları kendileri için mescit yapmışlar ise de, cemaat-i müslimicirc;n için en iptida [önce] bina olunan mescit işbu Mescid-i Kuba`dır.rdquo;
ldquo;Şöyle ki iptida [başlangıçta] Seyfullah Halid ibn-i Velid radiyallahu teacirc;lacirc; anh hazretleri bin nefer ldquo;Benicirc; Süleymrdquo; kabilesi dilacirc;verleri [savaşçıları] ile Ebucirc;süfyan`ın hizasına geldiklerinde, cümlesi bir ağızdan tekbir aldılar.rdquo;
7- Beyninde, beynlerinde:
Türkçede bugün kullandığımız ldquo;arasındardquo;, ldquo;aralarındardquo; anlamına gelmek üzere bu kelime çok yaygın olarak kullanılmaktadır.
ldquo;Hazrecicirc;ler ile Haşimicirc;ler beyninde [arasında] ise, karabet-i sıhriye [dünürlük yakınlığı] var idi.rdquo;
ldquo;Ebucirc;süfyan ise bu iki rey beyninde [görüş arasında] mütereddit olduğu halde, bu veçhile bahis ve mücadele ederek ldquo;Revhardquo; merhalesine varmışlar ve oradan geri dönüp de Medine üzerine gelmeye karar vermişler.rdquo;
ldquo;Bu kere Resucirc;l-i Ekrem, onları dine davet edince, birbirine bakıştılar. ldquo;Yahudilerin dediği peygamber işte budurrdquo; diye beynlerinde [aralarında] söyleştiler.rdquo;
8- Nam mahal, nam hatun, nam kişi:
ldquo;İsimli mahalrdquo;, ldquo;isimli hatunrdquo;, ldquo;isimli kişirdquo; anlamına gelmektedir.
ldquo;Onlar ise ldquo;Kudeydrdquo; nam mahalde, henüz Ümmümabed`in çadırından kalkıp gider iken, Süraka onlara yetişti.rdquo;
ldquo;Benicirc; Neccar`dan ldquo;Afrardquo; nam hatunun yedi oğlu olup, yedisi dahi Bedir`de hazır idiler.rdquo;
ldquo;Hazreç kabilesinden ldquo;Haris bin Sürakardquo; nam nev-civan [Haris bin Süraka isimli delikanlı] ki, geride durup da ilerideki şüc`acirc;nın [yiğitlerin] mukatelesini [çarpışmasını] temaşa edenler içindeydi.rdquo;
KISAS-I ENBİYAcirc;
9- Dahi:
Kitapta, Türkçede günümüzde kullanılan ldquo;dahirdquo; anlamındaki ldquo;dardquo;, ldquo;derdquo; ekleri için; doğrudan ldquo;dahirdquo; kelimesi kullanılmaktadır. Ouml;rnekler:
ldquo;Ba`dehu Hazreti Ali dönüp geldi, keyfiyeti Hazreti Peygamber`e haber verdi. Hazreti Peygamber dahi [de] onun bu icraatını tahsin buyurdu [onun bu işini beğendi].rdquo;
ldquo;Safvan dahi [da] ldquo;öyle ise beis yokrdquo; dedi ve acirc;riyet [ödünç] olarak üç yüz zırh verdi.rdquo;
ldquo;Birlikte seksen nefer müşrik olup, onlardan biri dahi [de] Safvan ibn-i Ümeyye idi.
